Programımız
1.VİZYONUMUZ
Güçlü bir TÜRKİYE için varız. Güçlü bir TÜRKİYE için buradayız. Güçlü bir TÜRKİYE için yanınızdayız. Güçlü bir TÜRKİYE için yola çıkıyoruz. “TÜRKİYE ÇOK GÜÇLÜ OLACAK”
Güçlü bir TÜRKİYE için yola çıkıyoruz. Güçlü, vatansever türk milletini tarihe ve bu topraklara armağan etmiş bir milletiz. Anadolunun kapılarını açan fetheden Sultan Alparslan ‘ın, Ertuğrul Gazi nin, Osman bey’in, Orhan Bey’in, İstanbul Fatihi Sultan II. Mehmet’in, Kutsal toprakları fetheden Yavuz Sultan Selim’in, Kanuni Sultan Süleyman’ın, Bağdat Fatihi 4.Murat’ın ve Kurtuluş savaşımızın ulu önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının, yüce türk halkının hizmet ve gayretleriyle üç kıtaya hükmetmiş ve bu günlere gelmiş bulunmaktayız. Yeniden Türkiye’yi güçlü Türkiye yapmak amacıyla da biz yola çıktık.
Yüce türk halkı güçlü bir Türkiye için bir araya gelecek ve “TÜRKİYE GÜÇLÜ OLACAK” Milletimize inanıyor ve güveniyoruz. Gençlerimize iş, Kadınlarımıza yaşam hakkı ve eşitlik, Yaşlılarımıza huzur, güven ve bakım imkânı, Çocuklarımıza neşe, mutluluk ve sağlık, Milletimize birlik ve beraberlik getirmek için yola çıkıyoruz.
2. DEMOKRASİ VE HUKUK
Halka hizmeti hakka hizmet olarak gören bir kamu yönetimi, Saadet Partisinin merkezi yönetim anlayışının temelini oluşturmaktadır. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak ifade edilen yeni bir idari yapıyla yönetilmeye başlanmış ancak bu sistemin ciddi sistemsel sorunları nedeniyle kamuda etkin, verimli ve şeffaf bir hizmet hamlesi gerçekleştirilememiştir. Bu sistem ile birlikte Meclis’in yürütme üzerindeki denetim gücü elinden alınmış, yürütmeyi denetlemesi gereken yargı da yürütmenin etkisine girmiştir. Dolayısıyla yasama ve yargı kendilerinden beklenen kamu yararı için yasa yapma, yürütmeyi denetleme ve dengeleme rollerini yerine getirmekten uzaklaşmıştır. Yargı ise hukukun üstünlüğü ilkesine sahip çıkamayan, hukuki boyutun dışında kendi içinde kutuplaşarak siyasallaşan, nihayetinde yürütmenin etkisine giren bir konuma sürüklenmektedir. Günümüzde tesis edilmesi gereken adalet, aranır hale gelmiştir. Adalet dağıtması gereken kurumlar mağduriyetlerin merkezi konumuna gelmiştir. Hiçbir ideolojik bağlılık, hiçbir güç hukukun üstünlüğü ilkesinin önüne geçemez. Talimatla harekete geçen ve karar veren bir adalet mekanizması ülkeyi felakete götüren yanlışların en büyüğüdür. Yargıya dair bir diğer temel mesele, mevzuattaki sorunların yanında özellikle ağır ve çoğu zaman gereksiz iş yükü nedeniyle yargının yavaş işlemesidir. İnsanlar adaletin bu ağır işleyişinden dolayı hukuk dışı arayışlara girmeye zorlanmaktadır. Bilindiği üzere“Geciken adalet, adalet değildir.” Güçlü Türkiye Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yeniden yapılandırılması gerektiğine inanmaktadır. Bu inanç doğrultusunda kuvvetler ayrılığını ve hukukun üstünlüğünü vazgeçilmez prensipler olarak kabul etmektedir.
Milli Kimliğimiz, Ortak Değerlerimiz Türk Milletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk Milletinin parçasıdır. Başta cinsel ayrımcılık olmak üzere alt sosyal gruplar, etnik köken, inanç ve mezhepler, siyasal görüşler gibi kavramlar üzerinden ayrıştırma yapılamaz. Türkçe, büyük ve şanlı tarihimiz, zengin kültürümüz, İslamiyet ve vatan sevgisi milletimizin ortak paydalarıdır. Devlet bu değerlerin tam ve doğru anlaşılabilmesi için gerekli faaliyetleri yerine getirir ve bu değerlerin korunması için her türlü tedbiri alır. Partimiz, modern millî devletin demokrasi ile güçleneceğine inancını en yüksek düzeyde tutarak ortak değerlerimizin siyasete malzeme yapılmasına ve araçsallaştırılmasına asla müsaade etmeyecekti
Kamu yararını, halkın menfaatini, insanların temel hak ve hürriyetlerini güvence altına almak amacıyla birbirinden ayrı fakat birbirini denetleyen ve dengeleyen kuvvetler ayrımı sistemini tesis edecektir. Adaletin hızlı ve tam olarak tecelli etmesi için gerekli tedbirleri alacaktır. Merkezi yönetimin işlemlerinde etkin, şeffaf ve israftan uzak bir hizmet kalitesi sağlanacak, vatandaşlarımızın ihtiyaçları ve memnuniyetleri gözetilerek gerekli bütün düzenlemeler hayata geçirilecektir. Geniş bir toplumsal uzlaşma ile insan haklarını teminat altına alan, hak ve adalet merkezli yeni bir anayasa hazırlanacaktır. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı tam anlamıyla tesis edilecektir. Yargı reformu yapılacaktır. Yargı reformu vatandaşların, baroların, hâkimlerin, savcıların, uzmanların ve akademisyenlerin görüş, öneri, talep ve şikâyetleri dikkate alınarak hayata geçirilecektir. Adaletin hızlı işletilmesi için usul kanunlarında gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Yapısal reformlar sayesinde siyaset ve yürütme, yargıya müdahale edemeyecek; yargının siyasallaşması yolu bir daha açılmamak üzere kapatılacaktır. Halkın oyları ile seçilmiş olan milletvekilleri ve belediye başkanları hakkında herhangi bir iddia varsa gereği hukuk devleti çerçevesinde yapılacaktır. Haklarında suçlamalar bulunan milletvekilleri ve belediye başkanlarının mahkeme kararıyla kesinleşen hüküm bulunmadığı müddetçe tutuksuz yargılanmaları için gerekli kanuni düzenlemeler yapılacaktır.
Yargının Bağımsızlığı ve Yargıç Güvencesi Hukuk Devletinin ve demokrasinin gelişmesinin ön koşuludur. Savunma hakkının ve hak arama özgürlüğünün tam olarak sağlanması hukuk devletinin vazgeçilmez koşuludur. Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinin ayrılığı ile yargının bağımsızlığı ilkeleri, devlet yapımızın temel anayasal ku[1]ralları arasında yer almaktadır. Bu ilkeler eksiksiz olarak uygulamaya konulmadan, Hukukun Üstünlüğü ülkenin her yöresinde yaşama geçirilmeden, bir Hukuk Devleti yapılanmasından söz edilemez.Hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerine önem verilecek ve mesleklerindeki ihtisaslaşmaları teşvik edilecektir.
Yargının yolsuzluk ve kuralsızlıklarla etkin mücadelesinin önündeki engeller kaldırılacak: Yargının yolsuzlukları cezalandırma yetkisinin önündeki engeller ve kısıtlamalar kaldırılacaktır. Bazı suçlarda zaman aşımı kaldırılacak: Son zamanlar[1]da zaman aşımı nedeniyle pek çok suçta suçluların cezasız kaldığına ve bu durumun kamu vicdanını derinden yaraladığına tanık olunmaktadır. Kamu gücünü haksızca kullananların, kamu kaynaklarından kendisi ve yakınları için zenginleşme amaçlı faydalananların, yolsuzluk yapanların bu uygulamaları ile halkı kandırarak sistematik soygun yapanların, zincirleme şekilde dolandırıcılık ve sahtecilik suçunu işleyenlerin bu suçlardaki zaman aşımı kaldırılacaktır. Hukuk eğitimi kalitesi yükseltilecek: Yargıçlık ve Savcılık mesleklerine nitelikli adayların alınması için üniversi[1]telerdeki hukuk eğitiminin daha ileri düzeye yükseltilmesi[1]ne çalışılacak, mesleğe giriş sınavlarının değerlendirilme[1]sinde yürütme organının yetkisi kaldırılacaktır.
Geciken adalet, adalet değildir: Mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan tüm engeller kaldırılacak, yargılama sürecini hızlandıracak yapılanma sağlanacaktır. Mahkeme masrafl arının vatandaşın hak arama özgürlüğünü engel[1]lemesi önlenecektir. Ceza hukuku suçlular, ceza yargılama hukuku ma[1]sumlar içindir: Suçluluğu kanıtlanmadıkça kimseye suçlu denilemez. Sorgulama sürecinin adil, etkin, güvenilir ol[1]ması, soruşturmanın gizliliği ilkesine uyulması ve çağdaş tutuklu haklarına saygı gösterilmesi için her türlü önlem alınacaktır. Savunma dayanağından yoksun olanlara devletin savun[1]ma hakkı sağlamak görevi eksiksiz yerine getirilecektir. İddianame oluşturulmadan tutukluluk halinin devamına ileri demokrasiler standardında sınırlamalar getirecek mevzuat düzenlemeleri yapılacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun olarak keyfi gö[1]zaltına almaları önleyecek yasal düzenlemeler yapılacak, tutuklamaların da sadece yasaların zorunlu kıldığı hallerle sınırlanması sağlanacaktır. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda gerekli değişiklik yapılarak tutuklama süresi asliye cezalık suçlarda 3 ay ile diğer tüm durumlarda ise en çok 6 ay ile sınırlandırılacak[1]tır. Bu süre zarfında sanık hakkında kamu davası açılmaz ise, sanık salıverilecektir. Yargı sisteminin etkinliğinin artırılması için fiziki altyapı, bilgi teknolojilerinin tüm olanaklarından da yararlanılarak geliştirilecektir. Türkiye Barolar Birliği’ne Anayasa Mahkemesinde dava açabilme yetkisi, savunma hakkının güvence[1]si olan baroların yürütme erkinin vesayetinden kurtulmasını ve Türkiye Barolar Birliği’ne, Anayasa Mahkemesi’nde dava açma hakkının tanınmasını hedef alacaktır.
Çocuk Islah Evleri, İnfaz Kurumları; Güçlü Türkiye Partisi cezaevlerini, suçluyu infaz sonrasında topluma kazandırma amacı ile üretime ve eğitime yönelik bir uygulamaya açık, çağdaş kurumlara dönüştürecektir. Mahkûmların mümkün olduğu ölçüde ağaçlandırma, çevre, tarım gibi kamu projelerinde ücret karşılığı istihdamı özendirilecektir. İnfaz sisteminin yeniden yapılandırılmasında uluslararası kuralların uygulanması sağlanacaktır. Suçlu çocukların cezalarının infaz sistemi yeniden düzenlenecek; ıslahevleri, suç özendirme yerine, iş ve meslek becerilerini geliştiren, suçlu çocukları topluma kazandı[1]ran yapıya kavuşturulacaktır. Cezaevlerinde fiziki koşulların Avrupa ülkeleri düzeyine çıkartılması hedef alınacaktır. Gözaltına alındıkları andan itibaren şüphelilerin ve sanıkların can ve mal güvenliği ile sağlığı devletin güvencesi altındadır. Bunların sağlıklarını ve güvenliklerini sağlayacak önlemlerin alınmasından savcılar ve cezaevi yöneticileri şahsen sorumlu olacaklardır.
Milletler camiasının onurlu bir üyesi Türkiye ve Dünya Türklüğü Türkiye dünya devletler topluluğunun şerefli bir üyesidir. Türkiye aynı zamanda Asya’da Çin’in derinliklerinden Orta Avrupa’da Sırbistan’a kadar uzanan büyük Türk siyasi ve kültür dünyasının öncü gücü ve seçkin bir üyesidir. Türk dünyası ile kültürel, ekonomik ve siyasal bütünleşme projelerine ve kurumsal yapılanmalarına öncelik verilir. Güçlü Türkiye Partisi’nin liderliğinde Türkiye, muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmanın ve aşmanın mücadelesini verecektir. Dünya devleti olan üç kıtaya hükmeden Osmanlı ecdadının torunları olan Türk milleti olarak bizler gene Türk gücünü ve Türk milletinin bağımsızlık ve dünyaya hükmeden gücünü yeniden göstereceğiz.
3.TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
Güçü Türkiye Partisi; her insanın insan olması sıfatından kaynaklanan, şahıslara bağlı, dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez niteliklere sahip temel hak ve özgürlükleri bulunduğuna; bu hakların ve bunları diğer insanlarla eşit ölçüde kullanma yetki ve özgürlüğünün kutsallığına, bunları her türlü istismardan korumanın, teminat altına almanın ve bunlara işlerlik kazandırmanın vazgeçilemezliğine ve ertelenemezliğine inanmaktadır. Bireyin haklarını kullanma özgürlüğünün sınırını aynı zamanda diğer bireylerin haklarını kullanma özgürlüğünün de sınırı olarak kabul eden Partimiz, vatandaşlarımızın haklarını kullanma özgürlüğünü birlikte var olan ve genişleyen bir özelliğe sahip olduğunu savunmaktadır.
Partimiz, insan hak ve özgürlüklerini güvence altına almayı amaçlayan evrensel hukuki normların geliştirilmesi, güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasına katkı sağlamayı benimsemektedir. Bu çerçevede; devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı davranış ve uygulamalar hariç olmak üzere, bütün vatandaşların kişi güvenliği ve dokunulmazlığı, düşüncelerini ifade etme ve inandığı gibi yaşama başta olmak üzere bütün temel hak ve özgürlüklerine saygıyı esas almaktadır.
Başta yaşama hakkı olmak üzere, insanın dokunulamaz, devredilemez, vazgeçilemez temel hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi devletin başta gelen görevlerinden biri olup, bu hak ve özgürlüklerin tanınması özgürlük, adalet ve barışın temelidir. Her insanın insan olmasından kaynaklanan temel hak ve özgürlüklere sahip olduğuna inanıyoruz. Milli güvenliğe, Cumhuriyetin temel niteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, kamu düzenine, genel ahlaka, genel sağlığa ve başkalarının temel haklarını kullanmasına tehdit oluşturmamak kaydıyla da bu hakların kullanımına kısıtlama getirilemeyeceğini savunuyoruz.
3.1.Kişi dokunulmazlığı
İnsanı yüce bir varlık olarak gören Partimiz; her türlü işkence ve eziyet ile insanlık dışı ve aşağılayıcı davranış ve uygula[1]malara şiddetle karşı olup, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğuna, her bireyin kişi hürriyeti ve güvenliğinin sağlanması ve hayatının güvence altına alınması gerektiğine inanmaktadır.
3.2.Hak arama özgürlüğü ve kanun önünde eşitlik
Herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde adil yargılanma hakkına sahip olduğuna, hiçbir eylem ve işlem yargı denetimi dışında bırakılamayacağına inanmaktayız. Herkesin kanun önünde eşitliği ilkesi uyarınca, anayasa ve kanunlarımızdaki dokunulmazlıkların kaldırılması, herkesin hak arama özgürlüğüne sahip olması ve idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olması gerektiğini savunmaktayız.
3.3.Düşünce ve kanaat özgürlüğü
Partimiz; millî birlik ve bütünlüğü, kamu yararı ve genel ahlâkı zedelememek kaydıyla, herkesin düşünce ve kanaat, düşünceyi ifade etme ve inandığı gibi yaşama hürriyetine sahip olduğuna inanmaktadır.
3.4.Özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığı
Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağına inanmaktayız. Özel hayata ve aile hayatına saygı göste[1]rilmesini isteme hakkını temel insan hakkı olarak görmekteyiz. Konut dokunulmazlığı esas olup, yasalarla belirlenen hal[1]lerde usulüne göre alınmış hâkim kararı olmadan kimsenin konutuna girilemeyeceğine inanmaktayız. Partimiz, haberleşme ve iletişim hürriyetinin temel insan hakkı olduğunu, engellenemeyeceğini ve gizliliğine dokunula[1]mayacağını kabul etmekte, bu hakların gereği gibi kullanılma[1]sına ilişkin olarak uygulamadan kaynaklanan keyfiliklere ise şiddetle karşı bulunmaktadır.
3.5.Din ve vicdan özgürlüğü
Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Toplum ve devlet hayatında, din ve vicdan özgürlüğünün engellenmemesi, insanların inançları ve ibadetlerinden dolayı kınanmaması, tenkit edilmemesi, hor görülmemesi, hangi gerekçe ile olursa olsun din ve vicdan özgürlüğünün baskı al[1]tına alınmaması ve hukuk dışı yollarla sınırlandırılmaması din ve vicdan özgürlüğü anlayışımızın esasını oluşturur.
3.6.Eğitim ve öğrenim hakkı
Partimiz herkesin eğitim ve öğrenim hakkına sahip olduğu[1]na ve bu hakkın her ne suretle olursa olsun engellenemeyece[1]ğine, eğitim ve öğretimin devletin gözetim ve denetimi altın[1]da yapılması gerektiğine inanmaktadır. Eğitimin her kademe[1]sinde eğitim dilinin Türkçe olması, Türkçeden başka hiçbir dilin, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulmaması ve öğretilmemesi esastır. Örgütlenme, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Cumhuriyetin temel ilkelerine, milli güvenliğe ve kamu düzenine aykırı olmamak şartıyla; örgütlenme, toplantı ve gösteri düzenleme hakkının özüne uygun olarak kullanılmasının esas olduğuna inanmaktayız.
3.7.Kadın ve çocuk hakları
Kadınlara karşı her türlü fiilî ve hukukî ayrımcılığa ve kadın istismarına karşıyız. Ailelerinden kaynaklananlar da dahil olmak üzere çocukların her türlü hak ihlaline ve istismarına karşı korunmasını gerekli görmekteyiz.
3.8. Basın hürriyeti ve basın ahlakı
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyetin temel ilkelerine, millî güvenliğe ve kamu düze[1]nine aykırı olmamak üzere basın, yayın ve diğer iletişim araç[1]ları üzerinde kısıtlama konulmaması, sansür edilmemesi ve hür olması gerektiğine inanmaktayız. Bununla birlikte düzeltme ve cevap hakkı, kişilerin haysiyet ve şerefine dokunulma[1]ması ve gerçeğe aykırı yayınlar yapılmaması gibi hususları içeren basın ve yayın ahlakının gelişip kurumsallaşması, bu doğrultuda mesleki denetim ve kamuoyu denetiminin de sağlanmasını gerekli görmekteyiz.
3.9.Hür ve bağımsız medya
Basın, yayın ve diğer iletişim araçları üzerinde kısıtlama ve sansürün olmadığı, bununla birlikte mesleki denetim ve ka[1]muoyu denetiminin sağlanarak basın ve yayın ahlakının geli[1]şip kurumsallaştığı, sağlıklı işleyen hür ve bağımsız bir medya yapılanmasını demokrasinin teminatı olarak görmekteyiz.
3.10. Hayvan Hakları
Günümüzde hayvan hakları konusu giderek daha önem kazanıyor. Hayvanlara yönelik uygulanan kötü muamele, hayvanları korumak isteyenlerin tepkisini çekiyor ve hayvan hakları savunucuları bu konuda faaliyet gösteriyor.
Hayvan hakları konusunda farkındalık çalışmaları, insanların hayvanlara nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilinçlenmelerini amaçlıyor. Bu çalışmalar kapsamında, hayvan haklarıyla ilgili seminerler, konferanslar, paneller gibi etkinlikler düzenleniyor. Ayrıca, hayvanlarla ilgili davranış kurallarını resmi olarak belirleyen yasalar da bu çalışmaların bir parçası.
Hayvan hakları konusunda farkındalık çalışmaları, sadece hayvanların korunmasını sağlamıyor, aynı zamanda insanların da eğitimini arttırarak daha duyarlı bireyler olmalarını sağlıyor. Hayvan hakları, toplumumuzda daha fazla önem kazandıkça, daha fazla insanın bu konuda bilinçlenmesi de kaçınılmaz oluyor.
Sonuç olarak, hayvan hakları konusunda farkındalık çalışmaları önemli bir misyonu yerine getiriyor. Hayvanların korunması ve insanların eğitimi açısından son derece önemli olan bu çalışmaların destekleyeceğiz.
Türkiye’de de hayvan hakları konusunda çeşitli yasalar ve kanunlar mevcuttur. Hayvanları koruma yasası, hayvan haklarının korunması için alınan genel önlemleri belirler. Bu yasaya göre, hayvanlar işkenceye maruz kalmadan yaşama hakkına sahiptir. Hayvan hakları yasası, hayvanların korunması, bakımı ve barınması için zorunlu koşulları belirler.
Hayvan hakları yasaları ve kanunları, hayvanların korunmasına yönelik olarak tatbik edilmektedir. Bu yasaların ihlali cezai yaptırıma tabidir. Hayvan haklarının korunması, sadece hükümetin ve kamu kurumlarının işi değildir. Her bireyin de hayvanların haklarına saygı göstermesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, hayvan hakları kanunları ve yasaları, hayvanların yaşama hakkını korumak üzere tasarlanmıştır. Bu yasaların uygulanması, hayvanları koruyacak ve onların refahını sağlayacaktır. Ayrıca, hayvan haklarına saygı göstermek, her insanın toplumsal bir sorumlHayvanların istismarı, hem hayvanlar hem de insanlar için büyük bir sorundur. Hayvanların doğal yaşam alanlarına müdahale eden insanoğlu, onların hayatına müdahale etmektedir. Hayvanlara kötü davranan insanlar, hem diğer insanların hayvanlara karşı tutumunu olumsuz yönde etkilemekte hem de hayvanlar üzerinde derin izler bırakmaktadır.
Hayvanların istismarı, yalnızca hayvanların özgürlüklerini kısıtlamakla kalmaz, aynı zamanda insanoğlunun vicdanını da zedeleyebilir. Birçok insan, hayvanların doğal yaşam alanlarına saygı duyarak, daha iyi koşullarda yaşamaları için çalışmaktadır.
Sonuç olarak, hayvanların istismar edilmesi büyük bir problem olsa da, Büyük Türkiye Partisi olarak bu sorunla mücadele etmek adına barınaklara tahsisat bakanlıkça sağlanacak ve sokak hayvanlarının su, mama ve veteriner desteği ücretsiz karşılanacak ve ihbar hattı oluşturulacaktır. Hayvanlara daha iyi bir yaşam sunmak için el birliğiyle çalışmalıyız ki, hem insanlar hem de hayvanlar daha iyi bir dünyada yaşayabilsin. Hayvan deneyleri, tıbbi araştırmaların ve ürünlerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, bu deneylerin hayvanlar üzerinde yapılması etik açıdan tartışmalıdır. Bu nedenle, hayvan deneyleri yürüten araştırmacıların bir dizi etik ilkeye uymaları gerekmektedir.
İlk olarak, hayvan deneyleri yapmadan önce, araştırmacıların hayvanları olabildiğince az rahatsız etmeleri gerekir. Hayvan deneyleri birçok farklı amaç için yapılabilir, ancak her deney hayvanların acılarına neden olabilme potansiyeline sahiptir. Bu nedenle, araştırmacılar deneylerini yapmadan önce, deneylerin zararlı olma riski göz önüne alınarak hayvanları seçmeli ve mümkün olduğunca az sayıda hayvan kullanmalıdırlar.
İkinci olarak, hayvan deneyleri yapılırken, hayvanlara mümkün olan en iyi koşullar sağlanmalıdır. Hayvanların sağlığına dikkat edilmeli, uygun beslenme, barınma ve veteriner bakımı sağlanmalıdır. Hayvanlara bakım ve tedavi konusunda ahlaki bir sorumlulukları olduğu unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, hayvan deneyleri yapılmadan önce, araştırmacılar etik ilkelere uygun şekilde hareket etmelidirler. Bu, hayvanların mutluluğunu ve sağlığını korumak için olduğu kadar, insanların tıbbi bakım ve tedavilerinin geliştirilmesi için de gereklidir. Hayvanların kullanımı her ne kadar tartışmalı da olsa, hayvan deneyleri yapılmadan önce bu ilkelere uymak her zaman en önemli adımdır.
Hayvanlar İçin Sosyal Sorumluluk Projeleri;
Ancak, hayvanlar genellikle insanların ihmali sonucu çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalıyorlar. Bu nedenle, hayvanlar için sosyal sorumluluk projeleri hayvanların yaşamlarını korumak ve onlara sevgi ve özen göstermek için çok önemlidir.
Bu sorumluluk projeleri, hayvanların korunması için farkındalık yaratmak, bakım sağlamak ve hayvanlara doğal ortamlarında yaşamalarını desteklemek gibi farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. Ayrıca, barınaklar ve sığınağın inşası gibi hayvanların barınması için sağlam altyapının kurulması da bu projelerin bir parçası olabilir.
Hayvanları korumak için yapılan bu projeler, hayvanlarla ilgilenen ve onları hayatlarının her evresinde destekleyen toplumların bir parçası olmaktan geçer. Bu sayede, hayvanlar her zaman ön planda tutulur ve onların refahı için çalışılır.
Sonuç olarak, hayvanlar için sosyal sorumluluk projeleri herkes için önemlidir. Hayvanlar, dünyamızın önemli bir parçasıdır ve onları korumak hepimizin görevidir. Tüm toplumlar, hayvanların korunması ve sevgi dolu bir yaşam sürdürmesi için son derece yoğun bir şekilde çalışmalıdır.
4.TOPLUM VE EĞİTİM
Eğitimde Genel Olarak Yapacaklarımız:
4.1. Türkiye’nin önemli sorunlarının başında gelen eğitim sorunu, ‘’Eğitim Seferberliği’’ ile aşılacak, Türkiye 15 yıl içinde dünyanın örnek ülkelerinden biri olacaktır.
4.2.Eğitim sisteminde ihtiyaç analizleri acilen yapılarak, eğitim programları yeniden yapılandırılacaktır.
4.3. Çocuklarımızın çağdaş, Atatürkçü, milli değerlere sahip iyi insan olarak yetiştirilmeleri ve iyi okullarda, iyi eğitim almaları amacıyla okullarımızın günümüzün gerektirdiği teknolojik, bilimsel, sosyal ve kültürel alt yapı standartlarına sahip olması sağlanacaktır.
4.4.Eğitimden başlanarak Cumhuriyetimizin kurucu değerlerinin tesisi sağlanacak, bu çerçevede; öncelikle milli değerlerimizin sembolü olan milli bayramlarımız coşku içinde kutlanacaktır.
4.5. Alanlarında iyi yetişmiş, dünyayı izleyecek ölçüde yabancı dil bilen, demokratik değerleri, sanat ve sporu bir hayat felsefesi olarak özümsemiş ve birikimlerini öğrencilerine aktarmak için mesleğine sevdalı öğretmenlerin yetiştirileceği ‘’Öğretmen Akademileri’’ açılarak öğretmen yetiştirmede yeni bir başlangıç yapılacaktır. Akademiler temel eğitim kademeleri ile mesleki ve teknik öğretmen ihtiyacına yönelik olarak yapılanacaktır. Öğretmen liseleri modernize edilerek eski hüviyetlerine kavuşturulacaktır.
4.6.Öğrencilerimizin, yaratıcı, özgür, eleştirel düşünebilme, birlikte yaşama ve birlikte çalışma becerileri geliştirilecek; problem çözme, araştırma, sorgulama, teknolojiyi etkili kullanma ve girişimcilik becerileri ile analiz, değerlendirme ve sentez yetkinliklerine ve milli değerlere sahip, insan haklarına, doğaya ve çevreye duyarlı, ‘’iyi insan’’ olarak yetiştirilmesi hedefimiz olacaktır.
4.7. Milli eğitim öğretim seberliği başlatılacaktır.Müfredatımız gözden geçirilecek, yeni müfredat alınacaktır. Bu maksatla; Eğitim, eğitimcilere bırakılacak ve her türlü siyasi müdahalelerin ve müdahalenin dışında tutulacaktır.
4.8. Temel eğitim almış öğrencilerimizin eğitime ayrılan payı kademeli olarak uluslararası standartlar seviyesine çıkartılacaktır.
4.9. Eğitim, okul öncesinden yükseköğretim dâhil, toplum refahı ve ekonominin değişen talepleri arasında dengeyi sağlayacak şekilde dinamik ve esnek bir yapıya kavuşturulacaktır.
4.10. İnsan odaklı bir eğitim felsefesinin oluşturulması ve uygulanması sağlanacaktır.
4.11. Eğitim politikaları partiler üstü bir bakış açısı ile belirlenecek, Eğitim Planlama ve Koordinasyon Kurulu (EPKK) oluşturularak tüm paydaşların katılımı sağlanacak ve böylece uzun vadeli politikalar oluşturulacaktır. EPKK içinde öğretmen ve öğrenci temsilcileri, üniversiteler, sendikalar, sanayi ve ticaret odaları temsilcileri, veli örgütlerinden temsilciler ve barolar gibi sivil toplum kuruluşlarından temsilciler bulunacaktır.
4.12. Kadınların eğitimine önem verilerek, etkin bir yaygın eğitim programı uygulanacaktır. Bu çerçevede; Halk Eğitim Merkezleri daha etkin kullanılacak, belediyelerin etkin katılımları sağlanacaktır.
4.13. Bakanlığın tüm teşkilatlarında, okullarda, kadın yönetici sayısının artırılması sağlanarak, %50 oranı hedef alınacaktır.
4.14. Akademik, malî, sosyal ve idarî düzenlemelerle öğretmenlik, saygın ve cazip bir meslek haline getirilecektir. Öğretmenlerin; maaş, ücret, sosyal haklar ve emeklilik hakları açısından yıllardır bekleyen sorunları çözülecektir. • Okul yönetimi, müdürlük ile başöğretmenlik olarak ikiye ayrılacak; eğitim bölümüyle başöğretmen, idari işlerle müdürlük ilgilenecektir.
4.15. İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin etkin icraat ve eğitim kalitesi yönünden rehberlik makamları olması sağlanacaktır. Eğitim kurumları ve kadroları, rehberlik ve gözetim yönünden bilimsel esaslar çerçevesinde denetlenecektir.
4.16. Öğrencilerin Türkçeyi doğru, akıcı ve güzel şekilde kullanmalarına özen gösterilecektir. Ayrıca; tüm öğrencilere zorunlu eğitimleri süresi içinde en az bir yabancı dili öğrenme imkânı sağlanacaktır.
4.17. Türkçenin kitle iletişim araçlarında, bilim, sanat, ticaret ve hayatın diğer bütün alanlarında, estetik seviyede güzel kullanımı sağlanacak; terim ve kavramlarımızın hâkim kılınmasının yanı sıra, bilim ve iletişim dili olması için paydaş kurum ve kuruluşlarla birlikte her türlü çaba gösterilecektir.
4.18. Dil kirlenmesi önlenecektir. Özgün ve zengin türkçemizin gereken değeri bulabilmesi için Türk Dik Kurumu ve Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde eğitimin yalnızc türkç olmsı ve türkçe dışında tabelaların yasaklanması sağlanacaktır. Türkiyemizin dili türkçedir.
4.19.Yurt dışında yaşayan Türk çocuklarının kültürel kimliklerini korumaları ve geliştirmeleri için öğrenci değişim programları gibi diğer yaygın ve örgün eğitim imkânları da artırılacaktır. İlgili ülkelerle iyi ilişkiler ve karşılıklı anlayış içinde Türkçe ve Türk Kültürü derslerinin seçmeli ders olarak okutulması için gerekli destekler sağlanacaktır.
4.20.Temel bilgisayar programlama, finansal okur-yazarlık, siyasi/hukuki okur-yazarlık, hitabet, el becerileri gibi hayata ait konular ile ilkokuldan itibaren tüm seviyelerde kodlama ve programlama derslerinin de dâhil olduğu yeni bir müfredat programı benimsenecektir.
4.21. Eğitimin tüm seviyelerinde sanat ve sporun aktif olarak öğrencilerin yaşamının bir parçası olması sağlanacaktır. Zorunlu eğitimini tamamlayan her öğrencinin sporun en az bir dalı ile ilgilenmesine özen gösterilecektir.
4.22.Yaşam boyu eğitim anlayışı hâkim kılınacak, “Her ev okul olacak” projesiyle ebeveynler çocuk bakımı ve eğitimi konusunda eğitime tabi tutulacaklardır. Başta ebeveynler olmak üzere tüm çocuklara okul öncesinden itibaren rehberlik yönlendirme hizmetleri verilecektir.
4.23. Bilim merkezleri, müzeler, botanik ve hayvanat bahçeleri gibi bilimsel, sosyal ve kültürel mekânların sayıları arttırılacak, bunların öğrenme alanları olarak etkin kullanımı sağlanacaktır.
5. OKUL ÖNCESİ EĞİTİM
5.1.Çocukların sağlıklı şekilde zihinsel, duygusal ve bedensel gelişimlerini sağlamak, onları hayata ve eğitim sürecine hazırlamak için okul öncesi eğitim devlet desteğinde ve gözetiminde çağdaş yöntemlerle yapılacaktır.
5.2.Eğitime erişim imkânları kısıtlı olan kesimlerden başlayarak tüm çocukların gelişimini destekleyecek Erken Çocukluk Bakımı ve Eğitimi Programı(EÇBEP) hayata geçirilecektir.
5.3.EÇBEP, ihtiyaçlarını temin etmekte güçlük çeken veya imkân bulamayan ailelere insani koşullarda sağlık ve beslenme desteği ile her çocuğun fiziksel, duygusal, kültürel, sanatsal ve bilimsel gelişimini destekleyecek imkânları sağlayacaktır.
5.4.Okul öncesi eğitim kadrosu ve fiziki imkânlar devlet tarafından sağlanacak, özel okullar ve veli inisiyatifi kooperatiflerce teşvik edilecektir.
5.5. Okul öncesi eğitim konusunda çok başarılı bazı ülkelerde uygulanan yöntemler araştırılacak ve bunları uygulayan özel okulların deneyimlerinden de yararlanılarak kaliteli eğitim modelleri sisteme katılacaktır.
5.6. Okul öncesi eğitim, çocuğun ailesinin ve yaşadığı çevrenin imkânları ile annenin çalışma durumu göz önüne alınarak düzenlenecek, çalışmayan annelere bu konuda katkı sağlanacaktır.
5.7. EÇBEP, 24-60 aylık tüm çocukları kapsayacaktır. Bu modelde; çocuklar 24 -36 ay (oyun grubu), 36-48 ay, 48 -60 ay olmak üzere sınıflandırılarak 3 yıl süreli eğitim verilecektir.
5.8. Ayrıca, her anneye doğum izninin bitiminden itibaren çocuk bakım desteği ve güvencesi sağlanacaktır.
5.9 Okullaşma oranı OECD ülkeleri ortalaması üzerine çıkarılacak, kurumların fiziki şartları iyileştirilecek, okul öncesi eğitim programları yaş düzeylerine göre, yaşama hazırlık bağlamında yeniden düzenlenecektir.
6. ZORUNLU EĞİTİM
On iki yıllık zorunlu ve kesintisiz temel eğitim, gelişmiş ülkelerle yarışabilir seviyeye getirilecektir. Üniversite öncesi öğretim programları uygulamaları, ders geçme ve sınav sistemleri, başta pilot okul uygulamalarıyla yeniden değerlendirilecektir.
6.1. emel Eğitim müfredatı yeniden gözden geçirilecek, bilgi ve kazanım ağırlıklı yapıdan beceri odaklı, yaratıcı, soran ve sorgulayan bir yapıya dönüştürülecektir. Okulların fiziki şartları iyileştirilerek spor ve sanata yönelik eğitimler desteklenecektir.
6.2. Eğitimde fırsat eşitliği esas alınarak, mahalli, özel ve kamusal eğitim birimleri arasındaki farklar azaltılacak, herkesin gönül rahatlığıyla kendi mahallesinde eğitim alabileceği standartlar geliştirilecektir.
6.3. Kalabalık veya nüfusu az olan yerleşim birimlerindeki birleştirilmiş sınıf ile ikili eğitim uygulamalarındaki fiziki kapasiteler tekrar düzenlenecek, başta ihtiyaç duyulan bölgelerde olmak üzere tüm ülkede, eğitim ve konaklama standartları çağdaş seviyeye yükseltilmiş öğrenci yurtları yaygınlaştırılacaktır. 6.4.Demokrasimiz ülkemizin her köşesindeki evladına, hangi aile, mahalle ve şartlarda doğduğuna bakmaksızın, eğitim hakkı ve fırsat eşitliği sağlayarak daim kılınacaktır. Buradan esasla, zor ekonomik koşullarda eğitim hayatına devam eden veya devam etmekte zorlanan parlak gençlerimiz devletimizin desteği ve öğretmenlerle kuracağımız ağ ile erken yaşlarda tespit edilerek burslarla desteklenecek ve sürekli takip edilecektir.
6.4.Temel Eğitim, başta Lise ve Mesleki Eğitim müfredatı olmak üzere incelemeye, gözleme, deneye dayalı; öğrencilerin ruhsal ve fiziksel gelişimlerini artırmaya yönelik spor, sanat ve kültürel etkinliklerin daha fazla yer aldığı, hür düşünmeye sevk eden, bireysel farklılıkları gözeten ve programlar arası geçişlerin olduğu bir dönüşümle yeniden şekillendirilecektir.
6.5.Örgün ve Yaygın Eğitim kurumlarında bilgi ve iletişim teknolojisi altyapısı geliştirilecek, öğrenci ve öğretmenlerin bu teknolojileri kullanma becerileri artırılacaktır. Bilgiye erişimde basılı yayınlara bağımlılık, teknoloji sahipliği ve teknolojik altyapının yaygınlaştırılması politikalarımıza paralel olarak kademeli bir şekilde azaltılacaktır. Bu sayede bilgiye erişim yaygınlaşacak, sınıftaki eğitim kalitesinin denetim ve şeffaflığı, öğrencilerimizin bilgisayar üzerinden çağdaş standartlardaki eğitim sürecine geçişi sağlanacaktır.
6.6.Öğretim programlarının hazırlanmasında ve uygulanmasında öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alan farklılaştırılmış eğitim yöntemleri uygulanacaktır.
6.7. Türkiye’nin beyin göçüyle savaşında en önemli nokta öğrencilerimize erken yaşlarda millet ve ülke sevgisi vermek, içinde yaşadıkları topluma katkı sağlamanın güzelliğini hissettirmek ve toplumla arasında kurulacak bağın, aidiyet duygusunun güçlenmesini sağlamaktır. Diğer bir konu da çok yönlü bireyler yetiştirerek ülkemizi zenginleştirme hedefimizdir. Bütün okul yaşantısını sınava harcayan bir bireyin, bu bağı sonradan kurması veya çok yönlü bireylere dönüşmesi beklenemez. Öğrencilerimizin kendi yetenek ve eğilimleri göz önünde bulundurularak okul dışı aktivitelerle beraber katılacakları sosyal sorumluluk projeleri zorunlu olarak müfredata alınacak ve üniversite sınavlarından alacakları puana ek olarak, tercih edilmelerinde önemli bir kriter haline getirilecektir.
6.8.Öğrenim çağındaki bütün engelli öğrencilerin okula erişimi gerçekleştirilecektir. Özel eğitim almaları gereken çocuklarımıza, bütünleştirici eğitimlerle toplumdan ve akranlarından soyutlanmadan, eğitim öğretimlerine devam edebilecekleri eğitim ortamı sağlanacaktır. Bu amaçla, engelli öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve potansiyellerine uygun eğitim öğretim uygulamaları için yeterli fiziki tesis ve donanım temin edilecektir.
6.9.Özel yetenekli öğrenciler için özel destek programları uygulanacak; akademik gelişimleri yanında, duygusal, kültürel ve toplumsal yönleriyle de dengeli şekilde gelişimlerini sağlayacak programlar hayata geçirilecektir.
6.10.Uluslararası festival ve yarışmalarda ülkemizi başarıyla temsil eden sanatçıların yetiştirilmesi için özel gayret sarf edilecek, konservatuvar eğitimleri desteklenecektir.
7.EKONOMİ VE KALKINMA
7.1.Üretim ve Yatırım Politikaları
Yerli ve milli yatırım, üretim, enerji ve tabi kaynaklarımız, fabrikalarımızın yabancı sermayeye satışının engellenmesi temel politikamızdır. Artan kontrolsüz göçler nedeniyle mültecilerin ucuz işçi gücü olması ve kayıtdışı istihdamlar sebebiyle genç nüfus oranı fazla olmasına rağmen türk gençleri işsizlik, ekonomik problemler nedeniyle güçlük çekmektedir. Artan döviz oranları ve merkez bankasının yüksek faiz oranları karşısında bugüne kadar Türkiye’de uygulanan ekonomi politikaları, beklenenin aksine “güçlünün ekonomisi”ni büyütmüş, milletin ekonomisini küçültmüştür. Yatırımlar katma değerli alanlar dışındaki üretim dışı verimsiz alanlara kaydırılmış, yatırımcılar faiz kıskacı altına alınırken bankalar vergi rekortmeni olmuştur. Sürekli artan iç ve dış borçlanmayla ekonominin yönetimi, küresel sermayeye terk edilmiş durumdadır. Bu yüzden işsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlik artmakta, iç ve dış borçlar yükselmekte, borçların anapara ve faiz ödemeleri yeniden borçlanarak yapılmaktadır. Toplanan vergilerin önemli bir kısmı yatırım yerine, faiz ödemelerine gitmektedir. Bu yüzden genç nüfusuna rağmen kendi vatandaşlarımız işsizliğe ve borca mahkûm edilmektedir. Ekonomideki bu yanlış politika gerçek ekonomik büyümeyi sağlayacak üretime dayalı yatırım gücünü ortadan kaldırırken vatandaşlarımız faiz, zam, vergi, düşük ücret ve düşük taban fiyatları ile ekonomik krizden olumsuz etkilenmektedir.
7.2. Tarım, Orman ve Hayvancılık
Topraklarımız, iklimimiz, sahip olduğumuz bitkisel çeşitlilik, verimli ovalarımız, su potansiyelimiz ve kalifiye insan faktörümüz en büyük güç kaynağımızdır. Tarım, orman ve hayvancılık ülkemizin kendi gücüyle ayakta durabilmesi için stratejik öneme sahip sektörlerdir. Uygulanan yanlış politikalar neticesinde geçmişte gıda üretimi alanında kendi kendine yetebilen dünyadaki yedi ülkeden birisi olan ülkemiz günümüzde kendi nüfusunu besleyemez duruma getirilmiştir. Hâlihazırda tarım ürünleri ithalatımız ihracatımızı geçmiş durumdadır.
Tarım, hayvancılık ve orman alanında potansiyelimizden hareketle üreticimizin hak ettiği payı alması sağlanacaktır. Bu kapsamda girdi maliyetleri düşürülecek; gübre, sulama, elektrik, ilaç ve akaryakıtta vergi indirimi sağlanacaktır.
Üreticilerimiz her daim desteklenecek ve ülke tarımını çok uluslu ve küresel şirketlere bağımlı hale getiren maksatlı kotalar kaldırılacaktır.
Fındık, çay, tütün, zeytin, pamuk, pancar, kuru üzüm ve yaş sebze gibi stratejik gıda türleri için ürün ve havza bazlı politikalar geliştirilecektir.
Borsası kurulabilen her ürün için en uygun illerde borsalar kurulacak ve bunların dünya borsaları ile entegrasyonu sağlanacaktır.
Üretici birliklerinin önündeki engellerin kaldırılması için gerekli yasal düzenlemeler en kısa zamanda yapılacaktır.Üretim yapan kooparatifler ve bilhassa kadın girişimciler desteklenecek ve ev hanımları da aile ekonomisine katkıda bulunmak adına kooparatiflerde istihdam sağlanacaktır.
Tohum üretimi ve ileri teknoloji gerektiren tarım ve hayvancılık alanları desteklenecektir. İthal tohum kesinlikle yasaklanacak ve ata tohumlarımızdan buğday, arpa, mısır, domates, salatalık, fasulye, biber, vs. Tüm sebze, bakliyat ve tahıl üretimi arttırılacak ve boş tarlalar ovalar ekilecvek ve çiftçiye gereken maddi destekler teşvik kredileri sağlanacak ve tarım teşvikleri ile ülkemiz kendi kendine yetebilen bir ülke haline gelecektir. Yerli sertifikalı tohum üretiminin önündeki engeller kaldırılacak ve teşvik edilecektir.
Köy Enstitüleri yeniden açılacak ve istihdam amacıyla ve ziraat hayvancılık, ev ekonomisi, terzilik, aşçılık, vs. Kalifiye personel yetiştirilmesi ve ist,hdamı sağlanacak ve eğitilmeleri için her alanda memur alımı sağlanacaktır.
Su kullanımının etkinleştirilmesi, ürün, bölge, üretici bazlı su varlığını dikkate alan destekleme sistemine geçilmesi hızlandırılacaktır.
Sulanabilir tarım arazilerinin sulama ve drenaj yatırımları hızla tamamlanacak, verimliliği arttıran ve toprağı koruyan sulama yöntemleri çiftçilerle birlikte uygulanacaktır.
Tarımda bilgi birikimi ve bilgi akışı sağlanacak; tarım kuruluşları, ilgili fakülteler ve üreticilerle birlikte yönlendirici planlama yapılarak ithalatçı konumdan ihracatçı konuma geçilecektir.
Tarım destekleri girdiler ve ürün üzerinden yapılarak yeterli seviyeye çıkartılacaktır.
Tarım, orman, su ürünleri ve gıda sanayinde üretim araç ve sistemleri geliştirebilmek için yeni teknolojilerle, uzaktan algılama ve erken uyarı sistemleri ile yerli bilişim sistemleri ve yazılımları desteklenecektir.
Tarım arazilerinin tarım dışı kullanımı engellenecektir. Orman, çayır ve mera alanlarında koruma-kullanma dengesi gözetilecek, ormanların ekonomik, sosyal ve ekolojik fonksiyonlarını gözeten bir planlama anlayışı benimsenecektir. Orman yangınlarıyla mücadele kapasitesi artırılacak, zararlı böceklerle ve hastalıklarla mücadelede kimyasal yöntemlerden daha ziyade biyolojik mücadele yöntemlerine ağırlık verilecektir.
Hayvancılık alanında kısa vadeli çözüm olan ithalat yerine, yurt içinde üretim sürdürülebilir şekilde geliştirilecek ve hayvancılık destekleme konuları ve destek tutarları orta ve uzun dönemleri kapsayacak şekilde planlanacaktır. Üretimde kendine yeterliliğin artırılması, güvenilir gıdanın arzı ve tüketiminin temini gibi konularda etkinlik ve verimlilik hedeflenecektir.
Tarım ve hayvancılıkta yeni teknolojilerin uygulanması desteklenecek ve toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini esas alan, doğal kaynakları sürdürülebilir kullanan ve ileri teknoloji içeren bir yapı oluşturulacaktır.
Köylü memleketimizin efendisidir. Tarım hizmetleri zahmetli ve fedakarlık isteyen işler olduğu kadar; tarım ürünleri de iktisadi gelişme seviyesi ne olursa olsun toplumun zaruri ihtiyaç maddeleridir. Köylümüz sosyal yapımızın ana istikrar unsurudur. Tarım üretimi ise iktisadî gelişmenin, özellikle sanayi sektörünün başlıca kaynağıdır. Türkiye su, toprak ve iklim şartları itibariyle mevcut üretime göre çok daha fazla üretimin yapılabileceği bir potansiyele sahiptir. Halen nüfusumuzun yarısı tarımla iştigal etmektedir. Milli gelirin dağılışı bakımından şehirlerde ve köylerde yaşayanlar arasında büyük fark görülmektedir. Başta tarımın mekanizasyonu olmak üzere, muhtelif sebeplerle köyden şehire göçün önümüzdeki yıllar boyunca devam edeceği muhakkaktır. Bu bakımdan tarım sektöründe hızlı bir gelişmenin sağlanabilmesi için ilkeler aşağıda belirtilmiştir: Başta yol, su, elektrik olmak üzere, köy ve şehir arasındaki altyapı ve medenî imkan farklılıkları giderilmelidir.
Tarım ve tarıma dayalı sanayi ilişkileri üretim ve pazarlama zinciri içinde bir bütün olarak ele alınmalıdır. Ormanlarımızda modern işletmecilik esasları uygulanması, orman ile orman köylüsü arasında iktisadî ilişkileri güçlendirecek tedbirlerin alınması gerekmektedir. Hayvancılığın ve buna dayalı et, süt ve diğer ürünler sanayi ile su ürünlerinin her yönüyle geliştirilmesi zorunludur. Tohumculuğun geliştirilmesi için gerekli bütün tedbirler ve teşvikler alınmalıdır. Gübre, tarım alet ve makinaları sanayi ve tarımsal ilaçlar konusunda yatırımlar teşvik edilmelidir. Yeraltı ve yerüstü sulama faaliyetleri hızlandırılmalıdır. Tarım ürünlerinde kalite ıslahı, standardizasyon ve ambalajlama konularına büyük önem verilmelidir. Üretimin verimli bir şekilde yapılabilmesi için krediler yeterli seviyeye getirilmeli, teminat sistemi makûl esaslara bağlanmalı ve kolaylaştırılmalı; tazım ürünlerinin en iyi şekilde değerlendirilmesi için kredi ve pazarlama desteği sağlanmalıdır. Tarımda teknolojik gelişmenin ve iktisadi verimliğin dikkate alınarak, çiftçi ailesi gelirinin aile başına ortalama milli gelir seviyesine yükseltilmesini öngören bir tarım reformunun yapılmasını faydalı buluyoruz. Tarımsal araştırma ve yayım hizmetlerine ağırlık verilmelidir. Devletin köye ve tarıma hizmet veren kuruluşları aynı çatı altında toplanmalıdır. Tabiî şartlar ve afetler dolayısıyla çiftçinin uğradığı zararların telafi edilmesini zorunlu görüyoruz.
7.3.Sanayi
Üretime ve verimliliğe dayalı bir ekonomi için sanayi sektörü vazgeçilmez önceliklerimizden biri olacaktır. Sanayi politikalarımızın temel hedefi, verimlilik artışları ve ileri teknoloji kullanımı yoluyla sanayinin küresel rekabet gücünü yükseltmektir. Sanayi üretimi ve ihracatı içinde ileri teknoloji kullanan ve yüksek katma değerli ürünlerin payının artırılması, üretim ve ihracatın ürün ve pazar yapısının çeşitlendirilmesi, imalat sanayinde kullanılan düşük ve orta düzey teknoloji ithal 56 ürünlerimizin yurt içinde üretiminin sağlanması, işletmelerimizin küresel değer zincirlerine entegrasyonunun ve dijital dönüşüme uyumunun hızlandırılması temel önceliğimizdir.
Küçük ve Orta Boy İşletmelerin büyümesi ve rekabet gücünü artırarak büyük ve uluslararası şirketler haline gelmesi, sanayi politikamızın öncelikli hedefleri arasındadır. Çok fazla ve dağınık yapıda olan teşvikleri, etki analizleri yaparak sadeleştireceğiz. Teşvik ve destekleri pazar, finansman ve kurumsal kapasite unsurlarının tümünü dikkate alan bütüncül bir yaklaşımla sunacağız. Bu politikalar tasarlanırken, net katma değer, tedarik zincirindeki rol, büyüme ve karlılık performansı ile kayıtlılığa özen gösterme gibi kriterlere öncelik vereceğiz. Ar-ge desteklerinden yararlanarak yenilik ve ürün geliştiren firmalarımıza sadece araştırma evresinde değil, seri üretim, ticarileştirilme, markalaşma, sertifikasyon ve standardizasyon gibi aşamalarında sağlanan desteklerin etkinliğini arttıracağız. “Güçlü, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı” büyüme stratejimizin birden fazla hedefini destekleyen alanlarda özel destek paketleri oluşturacağız. Temel ar-ge faaliyetleri yapan kurumlarımızın ve kamu destekli yarı özerk kurumların, ana görevleri olan temel araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yoğunlaşmalarını sağlayacak; temel görevlerinin dışında faaliyet göstermelerinin ve bu şekilde haksız rekabet yaratmalarının önüne geçeceğiz.
Başarılı dünya örnekleri, üniversite-sanayi işbirliğinin ekonomik kalkınmada motor rol oynadığını göstermektedir. Sayıları ve kapasiteleri giderek artan üniversitelerimizin araştırmalarından iş dünyasının daha doğrudan yararlanabilmesini ve aralarında sistematik ve fonksiyonel olarak işleyen bir işbirliği mekanizmasının kurulmasını elzem görüyoruz. Sınai mülkiyet haklarına ilişkin sağlıklı bir çerçeve oluşturulması, ar-ge faaliyetlerinin, verimliliği artırmaya dönük çabaların ve yüksek katma değer odaklı çalışmaların en önemli belirleyicilerinden birisidir. Bu çerçevede, sınai mülkiyet hakları konusunda farkındalığı artıracak, bu hakların ticarileşmesini ve ekonomik değere dönüşmesini 57 destekleyecek, bu konuda ihtisas mahkemelerinin sayısını arttıracak ve bu alanda veri, analiz ve raporlama kapasitesini güçlendirecek adımları atacağız. Bir yandan yeni bölgesel birliktelikler oluştururken, diğer yandan da Avrupa Birliği ile süregelen Gümrük Birliği’ni hizmet ve tarım sektörlerini kapsayacak şekilde genişleterek bu sektörlerin rekabet gücünün arttırılmasını, ülkemize doğrudan yatırımların çekilmesini ve ülkemizin bir üretim ve hizmet üssü olmasını sağlayacağız.
7.4.Enerji
Kalkınmanın ve refahın en önemli unsurlarından birisi, ülkenin enerji ihtiyacının uygun maliyetle, kesintisiz, kaliteli ve zamanında karşılanmasıdır. Enerji ihtiyacımızın temininde yüksek oranlı dışa bağımlılık sadece enerji arz güvenliğini değil aynı zamanda cari açığımızı da önemli ölçüde olumsuz yönde etkilemektedir. Fosil kaynaklarındaki dışa bağımlılık başta elektrik üretimi ve ulaşım sektörü olmak üzere bir çok sektörde maliyet baskısına yol açmaktadır. Yenilenebilir enerji üretimindeki maliyet düşüşleri, bilişim teknolojilerinin kullanımının getirdiği verimlilik artışları ve iklim değişikliği gibi faktörler enerji politikalarımızın yeniden belirlenmesini zorunlu kılmaktadır.
Ülkemizin enerjide arz güvenliği, kaynak çeşitliği ve dışa bağımlılığın azaltılması alanlarında yeni politika ve stratejilerle geleceğe hazırlanması başlıca hedefimizdir. Hidrokarbon kaynaklarının özellikle de doğal gazın sevkiyatında transit terminal konumunda olan ülkemizin bölge ülkeleri ile yeni stratejiler ve alternatif işbirlikleri geliştirmesi büyük önem taşımaktadır. Ülkemizin enerji arz güvenliğinin sağlanması için en etkin şekilde kaynak ülke çeşitlendirilmesine gidecek ve ulusal depolama, dağıtım sistemleri ve LNG tesislerinin kapasitelerinin arttırılmasını sağlayacak yatırımları destekleyeceğiz. Dünyada fosil kaynakların hızla tüketilmesi ve enerji üretim ve tüketiminde ortaya çıkan sera gaz emisyonlarının küresel ısınma ve iklim değişikliğine yol açması karşısında, enerji verimliliği uygulamalarını ve başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanımını teşvik edeceğiz.
Yerli kömür kaynaklarının kullanımında çevreye duyarlı ileri teknoloji yatırımlarının gerçekleştirilmesini ve mevcut yerli kömürle çalışan elektrik üretim tesislerinin hızla rehabilite edilerek çevreye olan olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılmasını hedefliyoruz. Nükleer enerji, gelişmiş ülkelerin çoğunda arz güvenliği ve kaynak çeşitliliği açısından toplam kurulu güç içerisinde önemli bir paya sahiptir. Öte yandan, nükleer santrallerin başta atık yakıt kaynaklı olmak üzere önemli çevresel riskleri mevcuttur. Çevresel risklerin etkin bir biçimde kontrol edilmesini, yatırım ve işletme aşamalarında sanayimizin, üniversitelerimizin ve mühendislerimizin yer almasını önemli görüyoruz. Yenilenebilir Enerji’de gelişmiş teknoloji kullanımı yanında özellikle depolama ve karbon saklama sistemleri konusunda dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek suretiyle doğru alanlarda Ar-ge çalışmalarını teşvik edeceğiz.
7.5.Esnaf ve Sanatkârlar
Gazi Mustafa KIemal’in de dediği gibi "siyasi ve askeri zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça ne kadar büyük olursa olsun kalıcı olamaz ".Ekonomik zaferlerimizle ülkemizi kalkındıramazsak gençlerimizin ve bilhassa yeni nesilin beyin göçünün önüne geçilemez.Yapacağımız teşvikler ve ekonomik atılımlarla türk gençlerinin geleceklerini teminat altına almak biirnci ve temel amacımızdır.
Ülkemizin ekonomik toplumsal ve siyasal hayatında önemli bir yere sahip olan esnaf ve sanatkârlarımız, ticari hayatta yaşanan gelişmeler ve son yıllarda ekonomik kriz nedeniyle giderek ağırlaşan birçok sorunla karşı karşıya kalmıştır. Ekonominin sağlıklı işleyişine, ahilik geleneği içindeki birçok uygulamalarıyla modern ekonomide kullanılan kalite ve tüketici hakları kavramlarına katkıda bulunan esnaf ve sanatkarımızın gelişen ekonomiden hak ettiği payı alması için gereken çalışmaları yapacağız. Esnaf ve sanatkârların değişen ekonomik ve sosyal şartlara uyum sağlayacak şekilde rekabet güçlerini ve kapasitelerini arttıracağız. Bunun için, esnaf ve sanatkâr odaları ve birlikleri bünyesinde, esnaf ve sanatkârlara ihracat süreçleri, girişimcilik, Ar-Ge ve yenilikçilik ile devlet yardımları hakkında eğitim, danışmanlık ve bilgi desteği sağlayacak birimler oluşturacağız.
Esnaf ve sanatkarımızın işlerini büyüterek tacir ve sanayici aşamasına geçerek KOBİ niteliğine kavuşması, ekonomideki gelişmeleri yakından takip edebilmesi için sürekli bilgilendirme kanalları oluşturacağız. Geleneksel alanlarda faaliyet gösteren esnaf ve sanatkarlar için yeni iş fikirlerinin geliştirilmesi, sürdürülebilirliğin sağlanması ve ayakta durabilen bir işletme altyapısı oluşturulması için girişimcilik eğitimleri ve girişimciliğe yönelik desteklere önem vereceğiz. Esnaf ve sanatkarların büyük sanayi işletmelerini tamamlayıcı fonksiyonunu güçlendirecek ve nitelikli meslek elamanlarının yetişmesine katkılarını destekleyeceğiz. Ucuz ve yeterli finansmana erişim, bu finansmanı işinin niteliğini arttırma, büyütme, çağın gerektirdiği değişim ve dönüşümü gerçekleştirme yönünde kullanabilmesi için mevcut Esnaf ve Sanatkârlar Destek Sistemini yenileyecek, yeni destek mekanizmaları geliştireceğiz. Esnaf ve sanatkarların birlikte iş yapma kültürünün geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapacağız. Esnaf ile tacir, sanatkâr ile sanayici arasındaki tanım farkını dikkate alarak her iki kesimin mesleki örgütlenmesinde yaşanan sorunları gidereceğiz. Özellikle sanatkarımızın yaşadığı çırak yetiştirme sorununu ve çıraklık eğitimini genel eğitim sistemiyle uyumlu bir şekilde ele alacağız.
8. ÇEVRE, DOĞAL AFETLER VE İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ
‘’DOĞAL AFET BAKANLIĞI KURULACAKTIR’’
Tüm dünyayı sarsan ve bilhassa 06 Şubat 2023 11 ili kapsayan büyük deprem, 17.08.1999 marmara depremi, 1939 Erzincan depremi başta olmak üzere sayısız felaketler atlatan türk halkı doğal afetler yangın, sel vs. Yeni bir felaketi kaldıracak ve hazırlıksız yakalanma durumunu malesef yaşamış ve geçmişten ders çıkarmamız gerekmektedir.
Bizler Güçlü Türkiye Partisi olarak doğal afetler gerçekleşmeden evvel fizibilite çalışmaları yapacak ve doğal afetler durumunda alınması gereken tedbirleri işin ehli bu alanda arama kurtarma, yiyecek, su, erzak, çadır, battaniye, kon teyner vb. Her ilçede ayrı ayrı üst oluşturup ekipler düzenli olarak eğitim verilecek, tatbikatlar yapılacak ve her daim tüm doğal afetlerle ilgili deprem başta olmak üzere alet ekipman ve iş makinaları hazır bulundurulacak. Olası doğal afet durumunda her ilçede ve Büyükşehirlerde ayrı bir birim oluşturulacak ve aylık denetimleri de düzenli olarak yapılacaktır.
Sivil toplum örgütleri ve diğer kurumlar denetlenecek ve doğal afet durumunda halka yetip yetmeyeceği her ilçedeki kişi sayısına göre planlanacaktır. Aylık ve yıllık çizelgelerle ilgili denetmenler atanacak ve denetmenler de müfettişler tarafından denetlenecektir. Tüm birimler ise Doğal Afetler Bakanlığı’ na bağlanacaktır.
9.TERÖRLE MÜCADELE
Terör ülkemizin ve yurttaşlarımızın en önemli problemlerinden biri olmaya devam etmektedir. İnsanlığa karşı bir suç olan terör ve şiddet, insan ile toplum hayatını ve güvenliğini tehdit eden sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel boyutları olan bir olgudur. Partimiz, terör eylemlerinin meşru hiçbir gerekçesinin olmadığını, terör ve teröristle müzakere ve pazarlık edilmemesi gerektiğini kabul etmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadelede en etkin araç ve gereçlerle donatılması ve gerekli eğitim düzeyine kavuşturulması da önceliklerimiz arasında yer alacaktır. Terörle mücadeleden olumlu netice alınabilmesi için teröre neden olan faktörlerin kesinlikle etkisiz hale getirilmesi şarttır. Sadece teröristle değil, terörü doğuran nedenlerle de mücadele edilecektir. Yani terörün tüm unsurlarına karşı topyekün bir mücadele ortaya konulacaktır.Yurt dışından kaynaklanan terörü destekleyen veya ona müsamaha gösteren ülkelere karşı gerekli bütün diplomatik ve caydırıcı önlemler alınacaktır. Terörü bir siyasi mücadele amacı olarak kullanmak isteyenlere karşıda kesinlikle müsamaha edilmeyecek, terörü destekleyen ülkelerle ilişkilerimiz gözden geçirilecektir.
Terör faaliyetlerinin daha eyleme dönüşmeden istihbari ve önleyici tedbirlerle etkisiz hale getirilmesi terörle mücadelede temel önceliklerden olacaktır. Teröre karşı istihbarat olanakları, başta milli imkanlarla teknolojiden de yararlanılarak geliştirilirken, bu alandaki eksiklikler giderilmeye çalışılırken, halkın bireysel özgürlüklerine, özel hayatının gizliliği ilkesine zarar verilmemesine özen gösterilecektir.
9. DIŞ İLİŞKİLER
Dış politikamızın esası bölgemizde ve dünyada barışın sürekliliğini temin etmektir. Devletin devamlılığı dış politika felsefemizin temelini teşkil eder. Siyasî mücadelede hassasiyet gösterilmesi zorunlu hususların başında dış politikanın bulunduğuna inanırız. Yurt savunmasının ve iktisadi gelişmemizin kuvvetlendirilmesi dış politikamızın ana hedefleridir. Türkiye siyasî, askeri ve iktisadî işbirliği yönünden mensubu bulunduğu Batı Dünyası ile ilişkilerinde, savunma ihtiyaçları yanında iktisadi gelişme ve kalkınmasını hızlandıracak ve menfaatları dengeleyecek daha aktif bir rol oynamalıdır.
Başta yurdumuzun güvenliği olmak üzere kuvvetli bir savunma gücüne sahip olmamız zorunludur. Bunun ilk şartı iktisaden güçlü olmaktır. İttifaklarımıza sadakati, dış politikamızda daima güvenilir bir taraf olmayı vecibe sayarız. Coğrafi mevkimiz ve tarihi bağlarımızın neticesi olarak, Ortadoğu ve diğer İslâm ülkeleri ile ilişkilerimizin geliştirilmesi tabiidir. Her iki camianın mensubu olması dolayısıyla Batı Dünyası ile Ortadoğu arasında köprü kurabilme imkânına sahip Türkiye'nin, başta iktisadî ilişkilerin geliştirilmesi olmak üzere, bölge ve dünya barışının idamesinde önemli katkıları olacağına inanıyoruz. İnsanlığın müşterek varlığı saydığımız ilim, sanat ve teknolojide milletlerarası işbirliği yapılmasını; hür demokratik nizam, maddi ve manevi değerler itibarıyla aynı hedefleri paylaştığımız ülkeler ile sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesini faydalı görürüz.
10. KAMU YÖNETİMİ VE İDARİ TEŞKİLATLANMA
10.1.Asayiş ve Emniyet
Can ve mal güvenliğinin, emniyet ve asayişin sağlanması vatandaşlarımızın huzur ve güven içinde yaşamalarının esasını teşkil eder. Vatandaşlarımız arasında dostluk, kardeşlik ve dayanışma duygularının geliştirilmesinin, huzur ve güven ortamının tesis edilmesinde başlıca unsur olduğuna inanıyoruz. Yakın geçmişte cereyan eden olaylar, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünün her şeyin üstünde olduğunu, hiç bir şüpheye yer bırakmaksızın ortaya koymuştur.
Anarşi, terör, bölücülük ve aşırı cereyanlarla sürekli ve müessir bir şekilde mücadele edilmesi şarttır. Emniyet ve asayiş hizmetlerinin başarıyla yürütülmesi İçin emniyet ve asayiş teşkilatının modern İmkan ve vasıtalarla donatılması zorunludur. Emniyet mensuplarının eğitim, ücret ve sosyal imkanlarının hizmetin önemine uygun bir seviyeye çıkarılması gerektiğine inanırız.
10.2.Devlet Memurları
Devlet memurları, memleketimiz ve milletimiz için genel mahiyetteki işlerin yürütülmesinde olduğu kadar, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkilerin tanziminde temel unsur görürüz. Memur devletin devamlılığını, itibarını temsil eder. Bu bakımdan terfi, taltif ve ücret sisteminin çalışmayı ve başarıyı teşvik edecek şekilde yönlendirilmesi şarttır. Devlet memurlarını, yetki ve sorumluluklarına paralel olarak, görevlerini güven içinde ifa edebilmeleri için ücret ve sosyal imkânlarının yeterli seviyeye getirilmesi; mesleki ve idari yönden gelişmelerini sağlamak üzere bilgi, görgü, lisan gibi imkânların arttırılması büyük önem taşımaktadır. Bilhassa geri kalmış bölgelerimizdeki devlet hizmetlerinin arzu edilen seviyeye yükseltilebilmesi, burada çalışan memurlarımızın ücret ve sosyal imkânlarının iyileştirilmesiyle yakından ilgilidir. Memleketimize uzun yıllar hizmet etmiş emekli memurlar ile ilgili sosyal ve iktisadi tedbirlerin sürekli değişen hayat şartlarım dikkate alacak şekilde düzenlenmesi gerektiğine inanırız.
10.3.Kamu İdaresinin Esasları
Kamu idaresinin müessiriyetini arttırmak maksadıyla bugüne kadar yapılan çalışmalarda meselenin gerçek sebeplerine inilmediği için başarılı olunamamıştır. Vatandaşa sunulacak hizmetlerin etkili ve verimli olması kamu idaresinin süratle karar alabilmesine, basit ve formaliteden uzak bir şekilde çalışmasına bağlıdır. Bunun esasmı devletin memuruna, memurun vatandaşa itimadı teşkil eder. İtimat esas, şüphe istisnai olmalıdır. Yetki ve sorumluluğun kamu hizmetinin gereklerine uygun olması şarttır. Değişik birimler tarafından aynı maksada dönük ola-1 rak yürütülen hizmetlerin bir arada toplanması, yetki ve sorumlulukların dağınıklıktan kurtarılarak teşkilatlanmada sadeleşmeye gidilmesi, bakanlık ve her seviyede teşkilât sayısının asgariye indirilmesi zorunludur. Buna mukabil kararların ve hizmetlerin aksamasına ve tıkanmasına sebep olan aşın merkeziyetçi birimlerde ise yetki ve sorumluluk hiyerarşisinin yeniden tarifi ve tesbiti gerekmektedir. Vatandaş işlerinin doğrudan yerinde çözülebilmesini teminen mahalli teşkilatların yetki ve sorumlulukları arttırılmalıdır.
Ana hatlarıyla belirtilen bu tesbitler ve hedefler, kanunların, mevzuatın ve teşkilatlanmanın bir bütün olarak dikkate alındığı, rasyonel bir idarî reformun yapılmasını gerektirmektedir. Takip edeceğimiz iktisadi politikaya paralel olarak kamu sektöründe çalışanların sayısının arttırılması yerine, memurların daha seçkin olmaları ve tatminkar ücret almaları sağlanacaktır. Böylece milli ekonomide kayıplara sebep olduğu kadar, vatandaşlarımız için eziyet teşkil eden bürokratik formalitelerin de kendiliğinden asgariye indirilmesi veya ortadan kaldırılması temin edilmiş olacaktır.
10.4.Milli Savunma
Jeopolitik şartlar dolayısıyla, Türkiye’mizin her hal ve şart altında savunmasının yapılabilmesi ve barışın sürekliliğini temin edebilmesi için, millî ve tarihi geleneğimiz olan disiplinli ve kuvvetli bir ordunun varlığı esastır. Ordumuzun en mükemmel şekilde eğitilmesi, modern silah, araç ve gereçlerle teçhiz edilmesi ve güçlendirilmesi maksadıyla gerekli imkanların sağlanmasını zorunlu görürüz. Silahlı Kuvvetler mensuplarının hazarda ve seferde görevlerini güvenli ve başarılı bir şekilde yerine getirebilmeleri için ücret ve sosyal imkanlarının tatminkar seviyede olması tabiidir.
10.5.Mahalli İdareler
Mahalli idareler, il, belediye ve köylerimizin müşterek mahalli ihtiyaçlarının sağlanmasında ana kuruluşlardır. Kamu idaresinde merkeziyetçiliğin azaltılmasını; bilhassa hizmetlerin müessir, süratli ve verimli bir şekilde yapılabilmesi için mahalli idarelerin yetkiler ve imkânlar yönünden güçlendirilmesini zorunlu görüyoruz.
Ülkemizde Sağlık Hizmet Örgütlenmesi;
Yerli İlaç, Tıbbi Cihaz Yerli üretimi kapsayan bir sağlık politikası oluşturulacaktır. Tıbbi teknolojide tıbbi cihaz, ilaç ve aşıda dışa bağımlılık ortadan kaldırılacaktır. İlaç sanayimiz geliştirilerek yerli ilaçların üretilmesi için gerekli bilimsel çalışmalar teşvik edilerek desteklenecektir.
Paketleme ile üretim birbirinden ayrılacak, Ar-Ge çalışmalarıyla yerli üretim teşvik edilecektir. Özel sektör ve vakıfların sağlık alanındaki yatırımları uluslararası rekabet koşulları ve hizmet kalitesi esas alınarak teşvik edilecek ve tekelleşme önlenecektir.
Medikal ürünlerin üretimi, yerlileştirilmesi için teknokent-üniversiteler iş birliği ile milli teknolojilerde dışa bağımlılığı ortadan kaldırılacak çalışmalar yapmaktır.
11..SONUÇ
Ülkenin içinde bulunduğu şartlar, savaş ortamı, yönetim kademesinde yolsuzluğun yaşam ve yönetim biçimi haline dönüşmesi, gelir dağılımındaki adaletsizlik, kamu çalışanlarının maaşları arasındaki uçurumlar, emeklilerimiz için hayatı idame ettirmenin imkansız hale dönüşmesi, suç oranının artması, göçmenlerin sebep olduğu huzursuzluk, iktidar ya da muhalefetin İngiltere, Amerika, Almanya, Rusya veya İsrail güdümünde politika üretmesi, cari açık, cumhuriyet tarihinin en yüksek dış borcu, insanlarımızın ötekileştirilmesi, sınıflaştırılıp değersileştirilmesi, devletin asli görevi olan sağlık, eğitim ve güvenliğin yeterince sağlanamaması, basın ve düşünce özgürlüğünün ortadan kalkması, kalkınmanın temel göstergeleri olan kişi başı ekmek tüketimi, açlık sınırı ve kitap okuma gibi istatistiklerin dünya ortalamalarının çok altında kalması, enflasyon ve işsizlik oranlarının çok yükselmesi, korku cumhuriyeti zihniyeti ile yönetiliyor olmamız; dibe vurduğumuzun en önemli göstergeleridir.
En önemli politikamız üretim, üretim ve üretimdir.Üretim olmadan tüketime dayalı tüketicilik anlayışı devleti çöküşe sürükler. Üretimde Verimliliğin Artırılması, İthalata Olan Bağımlılığın Azaltılması, Yurtiçi Tasarruflarla Kamuda İsrafın Önlenmesi, Kamu Gelirlerinin hakkaniyetin sağlanması, İş ve Yatırım Ortamının Geliştirilmesi, İşgücü Piyasasının Etkinleştirilmesi, Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması, Doğal Kaynaklara Dayalı Yenilenebilir Enerji Üretimi, Enerjide Verimliliğinin Arttırılması, Tarımda Suyun gereği gibi kullanılması, Sağlık Sisteminde Hizmet ve Kalitenin Sağlanması, Sağlık Turizminin Geliştirilmesi, Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm, Mesleki Becerileri Geliştirme ve Üretimle İstihdamın Sağlanması, Nitelikli İnsan Gücü Yetiştirme, Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesi, Sanayi, Bilim ve Teknolojide Kalkınma ve Yerli Üretim, Demokrasiye Yeniden İşlerlik Kazandırılması, Çağın gereklerine Uygun Laik ve Bilimsel Eğitimin Sağlanması, Yolsuzluk ve Yoksullukla mücadele sonucunda mutlu, huzurlu, refah içinde, geçim sıkıntısı ve gelecek kaygısı çekmeyecek örnek bir toplum yaratmak için iktidara geleceğiz.
Birinci vazifemiz olan “Türk İstiklal ve Cumhuriyetini Koruma” görevini Atatürk’ten alırken, mücadele için yetkiyi de vatandaşlarımızdan bekliyoruz.
Saygı ve Sevgilerimizle…